/~CHeSTeR~\ |----- PATRON-----|
Mesaj Sayısı : 493 Kayıt tarihi : 11/12/09 Yaş : 35 Nerden : AdaNa
| Konu: Hint mitolojisi Ptsi 14 Ara. - 12:54:30 | |
| | HİNT MİTOLOJİSİ
Her toplumun geçmiş kültür inanç ve yaşayış sistemleri kendisine özgü karakterleriyle yazılı ya da sözlü olarak günümüze kadar uzanmaktadır.
Mitoloji toplumsal değerleri ayakta tutan en önemli kültürel unsurlardan birisidir. Çoğu zaman farkında olarak ya da olmayarak bu değerler günlük yaşamımızda yer alır. Bir insanın gücünü vurgulamak için "Herkül gibi güçlü" deyimi yaygın olarak kullanılmaktadır. Mitolojinin günümüzdeki yeri bize nasıl aktarıldığıyla ilgilidir.
Zeus ya da Osiris çok önemli birer destan edebiyat kahramanı iken Şiva pek çok tapınanı olan bir tanrıdır. Hint toplumu bundan binlerce yıl önce ortaya çıkan kahramanlarını Hinduizm içerisinde günümüzde de yaşatmaktadırlar.
Hint mitolojisi son derece renkli ve içine girdikçe karmaşıklaşan görkemli bir birikimdir.
Bu birikime ait en eski yazılı belgeler Vedalar'dır.
Yaşanan toplumsal ve siyasi gelişmelerle birlikte mitoloji de değişiklikler göstermiş ve kimi tanrılar gücünü yitirerek sahneden silinirken yerini yeni tanrılara bırakmıştır.
Bu nedenle Hint mitolojisini kesintisiz bir bütün olarak ele almak yanlıştır. Hint mitolojisini edebiyatı esas alarak Vedik ve Epik olarak iki temel döneme ayırmak mümkündür.
Eski ilahilerde güneş tanrısına ay tanrısına veya ateş tanrısına değil güneş ay ya da ateşin bizzat kendisine tapınılmıştır.
Çünkü bunlar ve bunlar gibi tanrılar doğal fenomenlerin birer görünüşüdür. Bu doğal fenomenler Rgveda'dan itibaren mitolojik figürlere dönüşmüş ve pekçok tanrı ve tanrıça ortaya çıkmıştır.
Bu çok geniş ve karışık bir mitolojide Vedik dönemin tanrılaştırılmış doğa olayları ile epik dönemin tanrıları insan-tanrı kahramanları birbirine karışır bir harman olur.
Birbirine zaman zaman üstünlük kuran eril ve dişil inançlar yanyana yaşamaktadır.
Doğadaki canlılar ölüler ruhlar en üstün güçler olarak ileri sürülebilmektedir.
Mitoloji ilkel inançlarla dışarıdan gelen etkilerin kaynaşmasıyla daha bir geniş daha bir karmaşık hale gelmektedir.
Değişik tanrılara aynı niteliklerin verilmesi hatta aynı isimlerle seslenilmesi bu karışıklığı daha da artırır.
Dünyadaki tüm mitolojiler içinde belki de en karmaşığı Hint mitolojisidir. Bunun nedenlerinden biri Hint mitolojisinin çok eskilere dayanmasıdır. Hindular'ın en eski dinsel kitapları olan Rigveda'mn 3.000 yıldan daha eski olduğu sanılıyor. Bu eski kitabın bile efsanelerin ortaya çıkışından çok sonra yazıldığı sanılmaktadır.
Rigveda'yı açıklayan ilk düşünürler kitabın tanrıları üç gruba ayırdığını söylemişlerdir: Gökyüzünde yaşayanlar; havada ama yeryüzüne yakın yaşayanlar ve yeryüzünde yaşayanlar. Yeryüzünde yaşayan en önemli tanrı ateş tanrısı Agni'ydi. Fırtına tanrısı İndra havada Güneş tanrısı Surya gökyüzünde yaşardı. Bir başka tanrı da gökyüzünün kendisi olan Dyaus'tu. Dyaus adı ile Yunan tanrısı Zeus'un adı arasında bir bağlantı vardır; Zeus gibi bu tanrı da tüm tanrıların babasıydı.
Bu ilk tanrılardan en güçlüsü İndra'ydı. Yıldırımlar yağdırarak dağları devirir dağların içindeki suları tutsak eden canavarı öldürürdü. Eski Hindular bitkilerin büyümesini sağlayan yağmurları getiren ilk fırtınaları böyle açıklıyorlardı. Adama benzediği düşünülen İndra'nın tersine Agni resimlerde çoğunlukla ateşe benzetilirdi. Üç bacağı ve yedi ışını vardı. Çok parlaktı alev rengindeydi ve 1.000 gözüyle her yöne bakabilirdi.
Sonraları Hint tanrılarının en önemlisi olan Vişnu ve Şiva bugün de Hindular'ın baş tanrılarıdır. Vişnu çoğu kez bir kartalın üzerinde uçan dört kollu bir tanrı olarak gösterilir. Yeryüzünde değişik insan ve hayvan görünümlerinde belirdiğine inanılır.
Vişnu gibi Şiva da dört kolludur. Bazen tek bazen üç bazen de beş kafalı olarak gösterilir. İnsan kafataslarından oluşmuş bir zincir taşır. Şiva'nın dünyanın sonunu getireceği de söylenir; ama aynı zamanda bebekleri dünyaya getiren de odur. Bu ve başka birçok insan benzeri tanrının yanı sıra Hintliler bazı ırmak kuyu dağ taş ağaç ve hayvanların da tanrı olduğuna inanırlardı.
|
| HİNT MİTOLOJİSİ
Her toplumun geçmiş kültür inanç ve yaşayış sistemleri kendisine özgü karakterleriyle yazılı ya da sözlü olarak günümüze kadar uzanmaktadır.
Mitoloji toplumsal değerleri ayakta tutan en önemli kültürel unsurlardan birisidir. Çoğu zaman farkında olarak ya da olmayarak bu değerler günlük yaşamımızda yer alır. Bir insanın gücünü vurgulamak için "Herkül gibi güçlü" deyimi yaygın olarak kullanılmaktadır. Mitolojinin günümüzdeki yeri bize nasıl aktarıldığıyla ilgilidir.
Zeus ya da Osiris çok önemli birer destan edebiyat kahramanı iken Şiva pek çok tapınanı olan bir tanrıdır. Hint toplumu bundan binlerce yıl önce ortaya çıkan kahramanlarını Hinduizm içerisinde günümüzde de yaşatmaktadırlar.
Hint mitolojisi son derece renkli ve içine girdikçe karmaşıklaşan görkemli bir birikimdir.
Bu birikime ait en eski yazılı belgeler Vedalar'dır.
Yaşanan toplumsal ve siyasi gelişmelerle birlikte mitoloji de değişiklikler göstermiş ve kimi tanrılar gücünü yitirerek sahneden silinirken yerini yeni tanrılara bırakmıştır.
Bu nedenle Hint mitolojisini kesintisiz bir bütün olarak ele almak yanlıştır. Hint mitolojisini edebiyatı esas alarak Vedik ve Epik olarak iki temel döneme ayırmak mümkündür.
Eski ilahilerde güneş tanrısına ay tanrısına veya ateş tanrısına değil güneş ay ya da ateşin bizzat kendisine tapınılmıştır.
Çünkü bunlar ve bunlar gibi tanrılar doğal fenomenlerin birer görünüşüdür. Bu doğal fenomenler Rgveda'dan itibaren mitolojik figürlere dönüşmüş ve pekçok tanrı ve tanrıça ortaya çıkmıştır.
Bu çok geniş ve karışık bir mitolojide Vedik dönemin tanrılaştırılmış doğa olayları ile epik dönemin tanrıları insan-tanrı kahramanları birbirine karışır bir harman olur.
Birbirine zaman zaman üstünlük kuran eril ve dişil inançlar yanyana yaşamaktadır.
Doğadaki canlılar ölüler ruhlar en üstün güçler olarak ileri sürülebilmektedir.
Mitoloji ilkel inançlarla dışarıdan gelen etkilerin kaynaşmasıyla daha bir geniş daha bir karmaşık hale gelmektedir.
Değişik tanrılara aynı niteliklerin verilmesi hatta aynı isimlerle seslenilmesi bu karışıklığı daha da artırır.
Dünyadaki tüm mitolojiler içinde belki de en karmaşığı Hint mitolojisidir. Bunun nedenlerinden biri Hint mitolojisinin çok eskilere dayanmasıdır. Hindular'ın en eski dinsel kitapları olan Rigveda'mn 3.000 yıldan daha eski olduğu sanılıyor. Bu eski kitabın bile efsanelerin ortaya çıkışından çok sonra yazıldığı sanılmaktadır.
Rigveda'yı açıklayan ilk düşünürler kitabın tanrıları üç gruba ayırdığını söylemişlerdir: Gökyüzünde yaşayanlar; havada ama yeryüzüne yakın yaşayanlar ve yeryüzünde yaşayanlar. Yeryüzünde yaşayan en önemli tanrı ateş tanrısı Agni'ydi. Fırtına tanrısı İndra havada Güneş tanrısı Surya gökyüzünde yaşardı. Bir başka tanrı da gökyüzünün kendisi olan Dyaus'tu. Dyaus adı ile Yunan tanrısı Zeus'un adı arasında bir bağlantı vardır; Zeus gibi bu tanrı da tüm tanrıların babasıydı.
Bu ilk tanrılardan en güçlüsü İndra'ydı. Yıldırımlar yağdırarak dağları devirir dağların içindeki suları tutsak eden canavarı öldürürdü. Eski Hindular bitkilerin büyümesini sağlayan yağmurları getiren ilk fırtınaları böyle açıklıyorlardı. Adama benzediği düşünülen İndra'nın tersine Agni resimlerde çoğunlukla ateşe benzetilirdi. Üç bacağı ve yedi ışını vardı. Çok parlaktı alev rengindeydi ve 1.000 gözüyle her yöne bakabilirdi.
Sonraları Hint tanrılarının en önemlisi olan Vişnu ve Şiva bugün de Hindular'ın baş tanrılarıdır. Vişnu çoğu kez bir kartalın üzerinde uçan dört kollu bir tanrı olarak gösterilir. Yeryüzünde değişik insan ve hayvan görünümlerinde belirdiğine inanılır.
Vişnu gibi Şiva da dört kolludur. Bazen tek bazen üç bazen de beş kafalı olarak gösterilir. İnsan kafataslarından oluşmuş bir zincir taşır. Şiva'nın dünyanın sonunu getireceği de söylenir; ama aynı zamanda bebekleri dünyaya getiren de odur. Bu ve başka birçok insan benzeri tanrının yanı sıra Hintliler bazı ırmak kuyu dağ taş ağaç ve hayvanların da tanrı olduğuna inanırlardı.
| HİNT MİTOLOJİSİ
Her toplumun geçmiş kültür inanç ve yaşayış sistemleri kendisine özgü karakterleriyle yazılı ya da sözlü olarak günümüze kadar uzanmaktadır.
Mitoloji toplumsal değerleri ayakta tutan en önemli kültürel unsurlardan birisidir. Çoğu zaman farkında olarak ya da olmayarak bu değerler günlük yaşamımızda yer alır. Bir insanın gücünü vurgulamak için "Herkül gibi güçlü" deyimi yaygın olarak kullanılmaktadır. Mitolojinin günümüzdeki yeri bize nasıl aktarıldığıyla ilgilidir.
Zeus ya da Osiris çok önemli birer destan edebiyat kahramanı iken Şiva pek çok tapınanı olan bir tanrıdır. Hint toplumu bundan binlerce yıl önce ortaya çıkan kahramanlarını Hinduizm içerisinde günümüzde de yaşatmaktadırlar.
Hint mitolojisi son derece renkli ve içine girdikçe karmaşıklaşan görkemli bir birikimdir.
Bu birikime ait en eski yazılı belgeler Vedalar'dır.
Yaşanan toplumsal ve siyasi gelişmelerle birlikte mitoloji de değişiklikler göstermiş ve kimi tanrılar gücünü yitirerek sahneden silinirken yerini yeni tanrılara bırakmıştır.
Bu nedenle Hint mitolojisini kesintisiz bir bütün olarak ele almak yanlıştır. Hint mitolojisini edebiyatı esas alarak Vedik ve Epik olarak iki temel döneme ayırmak mümkündür.
Eski ilahilerde güneş tanrısına ay tanrısına veya ateş tanrısına değil güneş ay ya da ateşin bizzat kendisine tapınılmıştır.
Çünkü bunlar ve bunlar gibi tanrılar doğal fenomenlerin birer görünüşüdür. Bu doğal fenomenler Rgveda'dan itibaren mitolojik figürlere dönüşmüş ve pekçok tanrı ve tanrıça ortaya çıkmıştır.
Bu çok geniş ve karışık bir mitolojide Vedik dönemin tanrılaştırılmış doğa olayları ile epik dönemin tanrıları insan-tanrı kahramanları birbirine karışır bir harman olur.
Birbirine zaman zaman üstünlük kuran eril ve dişil inançlar yanyana yaşamaktadır.
Doğadaki canlılar ölüler ruhlar en üstün güçler olarak ileri sürülebilmektedir.
Mitoloji ilkel inançlarla dışarıdan gelen etkilerin kaynaşmasıyla daha bir geniş daha bir karmaşık hale gelmektedir.
Değişik tanrılara aynı niteliklerin verilmesi hatta aynı isimlerle seslenilmesi bu karışıklığı daha da artırır.
Dünyadaki tüm mitolojiler içinde belki de en karmaşığı Hint mitolojisidir. Bunun nedenlerinden biri Hint mitolojisinin çok eskilere dayanmasıdır. Hindular'ın en eski dinsel kitapları olan Rigveda'mn 3.000 yıldan daha eski olduğu sanılıyor. Bu eski kitabın bile efsanelerin ortaya çıkışından çok sonra yazıldığı sanılmaktadır.
Rigveda'yı açıklayan ilk düşünürler kitabın tanrıları üç gruba ayırdığını söylemişlerdir: Gökyüzünde yaşayanlar; havada ama yeryüzüne yakın yaşayanlar ve yeryüzünde yaşayanlar. Yeryüzünde yaşayan en önemli tanrı ateş tanrısı Agni'ydi. Fırtına tanrısı İndra havada Güneş tanrısı Surya gökyüzünde yaşardı. Bir başka tanrı da gökyüzünün kendisi olan Dyaus'tu. Dyaus adı ile Yunan tanrısı Zeus'un adı arasında bir bağlantı vardır; Zeus gibi bu tanrı da tüm tanrıların babasıydı.
Bu ilk tanrılardan en güçlüsü İndra'ydı. Yıldırımlar yağdırarak dağları devirir dağların içindeki suları tutsak eden canavarı öldürürdü. Eski Hindular bitkilerin büyümesini sağlayan yağmurları getiren ilk fırtınaları böyle açıklıyorlardı. Adama benzediği düşünülen İndra'nın tersine Agni resimlerde çoğunlukla ateşe benzetilirdi. Üç bacağı ve yedi ışını vardı. Çok parlaktı alev rengindeydi ve 1.000 gözüyle her yöne bakabilirdi.
Sonraları Hint tanrılarının en önemlisi olan Vişnu ve Şiva bugün de Hindular'ın baş tanrılarıdır. Vişnu çoğu kez bir kartalın üzerinde uçan dört kollu bir tanrı olarak gösterilir. Yeryüzünde değişik insan ve hayvan görünümlerinde belirdiğine inanılır.
Vişnu gibi Şiva da dört kolludur. Bazen tek bazen üç bazen de beş kafalı olarak gösterilir. İnsan kafataslarından oluşmuş bir zincir taşır. Şiva'nın dünyanın sonunu getireceği de söylenir; ama aynı zamanda bebekleri dünyaya getiren de odur. Bu ve başka birçok insan benzeri tanrının yanı sıra Hintliler bazı ırmak kuyu dağ taş ağaç ve hayvanların da tanrı olduğuna inanırlardı. | |
|