ASENA
Eski Türk mitolojisine göre dişi bir kurtdur.
Göktürk kaynaklı sözlü geleneğe göre toplu katliama uğramış Aşina (Zena veya Asen) soyundan bir bebeği bir dişi kurt kurtarır emzirir ve korur. Bu bebeğin daha sonra Göktürk İmparatorluğu'nu kuracak olan Aşina (Zena veya Asen) so yunun atası olduğu iddia edilir.
Mitoloji ile ilgili bu madde bir taslaktır. Maddenin içeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz.
Erlik
Kamcı Türk Mitolojisi'nde kötülük Tanrısı. Anlamı 'güçlü'dür. Kıranları yapan tanrıdır. Kızları Kara Kızlarkuttörenleri sırasında kamları baştan çıkarıp onların başarısız olmalarına neden olurlar. Erlik ile iletişime geçen kamlara Kara Kam denir.
Ülgen
Ülgen Türk mitolojisinde (kamcı inanç döneminde) Türklerin iyilik tanrısıdır. Tek Tanrı inancında Göktanrı ile bir tutulmuştur. Bai Ulgan Ulgan gibi adlarla Sibirya kavimlerince de yaratıcı tanrı olarak anılır.
Ak Kamlarönbilicilik için bu Tanrı'ya Tanrı'nın kızları Ak Kızlar aracılığıyla başvurur. Türk Mitolojisi'ndeki karşı imgesi Erlik dir.
Ayrıca;
Kam
K***am kelimesinin çeşitli manaları ve kullanımları vardır:
* Kam; (mekanik) Mekanikte sırası ile kendisine temas eden düzenekleri harekete geçirmeye yarayan metal uzantı.
* Kam; (din) Türk şamanizminde şaman.
* Kam; Kham Kamoz olarak da adlandırılan Afganistan'ın bir bölgesi.
* Kâm; Farsça kökenli "dilek" "zevk" "mutluluk" "tat" gibi manalara gelen kelime isim.
* Kam; (osmanlıca) Eski dilde "zaman" "devre" "yüzyıl" gibi manalara gelen kelime isim.
Tengri
"Tengri" kadim Türk lehçelerinde ortak olarak "Allah" anlamında kullanılan kelimenin Türkiye Türkçesinde "Tanrı" sözüne evrilmiş öncülüdür.
Divân-ı Lügati’t-Türk’ün son olarak Kabalcı Yayınevi tarafından yapılan güncelleştirilmiş baskısında Tengri kelimesi “Tengri: Allah azze ve celle” karşılığı ile hiçbir şüphe olmaksızın verilmektedir.
Antropolojik veriler ve bu verilere istinaden yapılan etnografik çalışmalar eski çağlardan bu yana “Tengri” kelimesi ve benzerlerinin Türkler arasında “ilahi düzen ve bu düzeni yaratıp sürdüren “ulu bir güç kaynağı” anlamında kullanıldığını göstermiştir. Türklerin “Tengri” anlayışı hiçbir şey yaratabilemeyen ve zaten kendileri de -önce kavram olarak sonrasında da somut nesneler olarak- yaratılmış olan putlara benzer bir karşılığa sahip olmamıştır.
Yakut dilinde Tangara; Kuman dilinde Tengre; Karaim dilinde Tangrı; Çuvaş Türkçesinde Tura; Hakas dilinde Tigir; Tuva dilinde Deyri; Kırgız-Kazak Türkçesinde Tengri;Tatar dilinde Tengre; Karaçay-Malkar Türkçesinde Teyri; Azerbaycan Türkçesinde Tarı/Tanrı; Türkiye Türkçesinde Tanrı olarak kullanılması bile bu kelimelerin ifade ettiği kavramın Türk halkları arasındaki ortak kullanımının işaretidir.
İslami terminolojideki Allah kavramının karşılığı olarak Tengri; ilk ve ilahi başlangıcı bildirir alemdeki her şey O’na bağlıdır ve bir şekilde O’ndan bir eser taşır. Algılanan alemin suları-denizleri; dağları-taşları ağaçları-kuşları kendi özgün niteliklerinden varılabilecek “Tengri” işlevlerinin görüntüleridir. (TasavvuftakiTevhid-i Efal; Tevhid-i Sıfat - Tevhid-i Zat basamakları da buna benzer bir anlamı içerir. ) “Tengri” kavramına karşı çıkanların dayanağı olan halk inanışları ancak buradaki inceliği ayırd edemeyen insanlar arasında yayılan “yanlış uygulama” ve “hurafe”lerin tenkidi anlamında bir anlam taşımaktadır.
Kaşgarlı Mahmud 1074 yılında yazımının tamamladığı kabul edilen eserinde Tengri kelimesinin anlamını verirken şu önemli tesbiti de yapmaktadır: “Kafirler –Allah’ın gazabı üzerlerine olsun-göğe “tengri” derler aynı zamanda azametli gördükleri her şeyi örneğin bir dağı ya da bir ağacı da “tengri” olarak adlandırır ve önünde secde ederler. Bunların sapkınlıklarından kaçarak Allah’a sığınırız.”
Görüldüğü gibi Kaşgarlı Mahmud da Tengri kelimesinin kullanımında hiçbir sakınca görmezken bu kelimeyi kullananların düştükleri şirk -ve hatta küfür- hatasını savunma gibi bir yanlıştan sakınmaktadır. Bu tenzihi tavrın bilincinde olan bir insanın Allah –azze ve celle- manasına Tengri kelimesini kullanmakla “din dışına çıkma” tehlikesi olabilir mi? Burada da şu ebedi ve nebevi gerçek hatırlanmalıdır: “Ameller niyetlere göredir.”
Ünlü Arab gezgin İbn Fadlan’ın naklettiğine göre o sıralarda İslam’a henüz girmiş olan Oğuz Türkleri herhangi bir zorluk ile karşılaştıklarında bakışlarını gökyüzüne yöneltip “Bir Tengri” derlermiş. Başta Kaşgarlı Mahmud olmak üzere İslami dönemin tüm yazarları Allah kasdıyla “Tengri” ismini kullandıkları gibi bütün kaynaklarda her işe; söze kutlu bir nitelik kazandırmak kasdıyla ilk önce “Ulu Tengri’nin adı” anıldıktan sonra başlanması gerektiğini bildirmişlerdir.
Türk tasavvuf tarihinin öncü ismi Ahmed Yesevi de Divan-ı Hikmet adı ile biraraya getirilen "hikmet" adlı şiirlerinin 12'sinde bu kelimeyi asli şekliyle " Tengri" olarak kullanmaktadır.
Anadolu tasavvufunun en önemli isimilerinden Yunus Emre ( XIII.yy.) ve Niyazi Mısri de şiirlerinde "Tengri" anlamındaki "Tanrı" ve eşdeğeri olarak "Çalab" kelimesini kullanmışlardır.