İlkçağ Yunan felsefesinden bu yana uslamlama, usavurma ve tartışma sanatı; usu doğru, tutarlı ve yöntemli bir biçimde kullanma, söyleşmeyi doğru bir şekilde yürütme yöntemi; herhangi bir konuda doğruya ya da doğrulara (hakikate ya da bilgiye) ulaşmak için karşıtlıklardan geçip bunları aşarak akılyürütme biçimi. Hegel’le birlikte, düşünce ile varlığın sav- karşısav-bireşim (tez-antitez-sentez) aşamalarından geçerek gelişmesi; Marx’la birlikteyse bu “gelişme”nin yasası ile soruşturulma yöntemi.
Yunanca “söyleşmek”, “tartışmak” anlamına gelen diyalektik özellikle Platon’un diyaloglarında (diyalektiği bir yöntem olarak ilk keşfeden Sokrates eliyle) kullanılmış, sağduyu kaynaklı dünyaya ilişkin bilgilerimizin, deneyimlerimizin bir biri ardınca sorulan sorularla irdelenerek temel ilkeleri, gizli kalmış gerçekleri açığa çıkarma yöntemi olarak karşımıza çıkmıştır. Platon’un ilk diyaloglarında daha çok yalnızca yanlış kanıların yok edilmesinin arzulandığı bir diyalektik türü olan Sokratesçi ya da olumsuzlamacı) diyalektikle karşılaşılırken, sonraki asıl Platoncu diyalektikte duyular üstü gerçekliğin, ideaların bilgisine ulaştıran yolun keşfedilmesi hedeflenir.
Elealı Zenon’u “diyalektiğin mucidi” olarak selamlayan Aristoteles, varsayımları desteklemek ya da onlara karşı çıkmak için çıkarımlar bulma kılavuzu sayılabilecek Topika (Başlıklar) adlı yapıtında diyalektiği ilk kez sağlam bir zemine oturtur. Aristoteles bu kitabının alıştırma, tartışma ve felsefe bilimleri olmak üzere üç bakımdan yararlı olduğunu söyler. Bu arada, yalnızca sanılarla yapılan uslamlama sayılan diyalektiğin karşısına Analytika protera’da (Birinci Çözümlemeler) geliştirdiği bir tanıtlama kuramı olarak pek çok temel ilkesini belirlediği klasik mantığı (“tasım”ı) koyar. Ne var ki, Stoalı mantıkçılar ile ortaçağ düşünürlerinin metinlerinde diyalektik sıklıkla mantıkla eşanlamlı olarak kullanılır.
XVIII. yüzyılda Immanuel Kant, diyalektiği, bilimin ilkelerinin çelişkili yönleri bulunduğunu gösteren çıkarımlarda anarken, XIX. yüzyılda G. W. F. Hegel, diyalektiğe, onun bir tür uslamlama yöntemi olmasından öte, bambaşka bir anlam yükler. Hegel’e göre tüm mantık ve dünya tarihi, içsel çelişkileri aşarken çözülmesi gereken yeni çelişkiler doğuran diyalektik bir yol izler. Hegel’i izleyen ve diyalektiği ekonomi bilimine uygulayan Karl Marx ile Friedrich Engels ise bu diyalektik anlayışına maddi bir zemin önererek diyalektik maddecilik adı verilen anlayışa yol açarlar.
Felsefe Sözlüğü- A.Baki Güçlü; Erkan Uzun; Serkan Uzun; Ü.Hüsrev Yoksal-Bilim ve Sanat Yayınları
__________________
* yanımdaki en güzeldir diyebilsem
*
dilime takılır belki aşkımı itiraf etsem
*
söz müdür benim dediğim bilemem ki neden
*
benden bir parça söyleniremi ki hemen....